11 Haziran 2023 Pazar

Put Kırmaya Var mısınız?


Peygamber Efendimiz (sav) Mekke’yi fethettiği zaman Kabe’nin içinde ve dışında olan putları kırarak Kabe’yi putlardan temizlemişti. Mekke dışında bulunan üç büyük putu kırmaları için de üç büyük sahabiyi görevlendirmişti. (Halit b. Velid’i Uzza putunu, Amr b. As’ı Suva putunu, ensardan olan Said b. Zeyd’i  Medineliler’in büyük putu olan Menat putunu kırdı.)

Onlar bu putları kırarlarken “la ilahe illallah”a gönülden iman ediyorlardı. “La ilahe” ile “kalbimizde artık put yok” sözünü ikrar ederken,  “illallah” ile “yalnızca Allah vardır” cümlesini iliklerine kadar hissediyorlardı. O sebeple “la ilahe illallah” cümlesi zikirlerin en efdaliydi Rasulullah (sav)’ın söylemiyle… Bu sözü söyleyene cennet garantisi vardı. Ama Ebû Cehil ve diğerleri bunu kolaylıkla söyleyemiyorlardı. Çünkü söyleyen kişi bu sözün hakkını vermeliydi, hayatını değiştirmeliydi, putları tamamen reddederek iman etmeliydi.


Biz ise “la ilahe illallah” zikirlerinin çatısı altında doğduk elhamdulillah. Anne karnındayken belki duyduk o sesi... Doğduktan sonra kulağımıza o ses söylendi. Namazlarda tekrarladık defalarca… Ama anlamını tam kavrayabildik mi acaba? Yani biz kendi içimizdeki putları kırabildik mi? Yoksa daha fazla put mu ürettik kendimize?


İsmet Özel, Üç Zor Mesele isimli kitabında şöyle diyor:


“Modern zamanda ateizmin gerçek yüzünü putperestlik şeklinde görmek mümkün olmuştur. İnsanlar artık aya, güneşe, Lât ve Menât putuna tapmıyorlar ama devlet adamlarına, piyasaya, makinalara, teşkilatlara, teorilere tapıyorlar.”


Biraz dikkat edersek ne kadar çok şeyi putlaştırdığımızı, Allah’a kul-köle olmamız gereken yerde nelere kul-köle olduğumuzu bulabiliriz.


Nefsimize şöyle bir soralım: Hayatta en fazla önem verdiğimiz şey nedir?


Kimimiz para diyecektir, kimimiz makam-mevki, şan-şöhret… Bir diğeri bilgi diyecektir, öbürü akademik kariyer… Biri fiziki güzellik diyecektir, diğeri soy-sopa, ana-baba ve çocuğa bağlılık…. Biri hayatını “el ne der” anlayışıyla yaşamak diyecektir, diğeri “sadece ben”…


Bu saydıklarım ve sayamadıklarım eğer Allah’ın rızasının önüne geçiyorsa maalesef putlarımız oluşmaya başlamış demektir. Yani para, şan-şöhret, güzelliğe bağlılık, el ne der anlayışı vs. şeyler put olmuştur. Düşünebiliyor musunuz çocuğumuzu ve ana babamızı putlaştırdığımızı? Bunlar dışında, temizliğe adadığımız evimiz, uğruna kendimizi kaybettiğimiz futbol, “her şeyin doğrusunu o bilir” diye yücelttiğimiz devlet adamları ve bağlandığımız ideolojiler de put olmuştur.


Burada bize düşen putlardan nefsimizi arındırmak olmalıdır. Belki de, Efendimiz (sav)’in putları kırarken söylediği “Hak geldi, batıl zail oldu. Batıl zail olmaya mahkumdur. (İsra, 81)” ayetini orjinalinden günde birkaç defa tekrarlamak kalbimizdeki putları kırmamızı kolaylaştırır. Ne diyeyim, denemekte fayda var…


Foto: istock.com 


2 yorum:

Adsız dedi ki...

Derdi dünya olanın dünya kadar derdi olurmuş. Dünyevi amellerle dertlenmemek ümidiyle..

Kevser dedi ki...

İlk ve yegane görevimiz, Kulluk. Rabbim unutturmasın.