23 Kasım 2023 Perşembe

Filistin için ne yapabilirim? - B*ykot B*ykot B*ykot




Bu aralar herkesin kafasında aynı soru dolaşıyor. Filistin için ne yapabilirim?


Şurada yazdığım diğer yazımda b*ykotun öneminden bahsetmiştim. Ama bazılarımız tarafından bu durumun ciddiyeti hâlâ anlaşılmış değil… Şimdi açık açık anlatalım… Milyonlarca insan olarak, eli kanlı ülkelerin ürününü almamaya karar verdik diyelim. Sonra ne olur? O ürünün satışlarında epey düşüşler yaşanır. Kâr elde edemezler. Ürünün satılması için fiyatta indirim yaparlar. (Müslümanlar nasıl olsa alır diyerek). Bu da işe yaramazsa önemli ve saygıdeğer insanlara reklam yaptırırlar. Yine işe yaramazsa ürünün üretildiği fabrikalarda kapanma olur. Üretim azalır ve eli kanlılar para kaybetmeye başlarlar. Korktukları başlarına gelir.


Yıllar önce Danone markasının yoğurtlarında çocukların zihinsel gelişimini etkileyen maddeler olduğu tespit edilmişti. Raporu bizzat görmüştüm. Bunun üzerine Danone ürünlerinin satışı azalmış ve fiyatı epey ucuzlamıştı. Sonrasında, o zamanlar sabah programı sunan Ayşe Özgün’e çok güzel bir reklam çektirdiler. Ayşe hanım Danone fabrikalarını gezerek ürünün temizliği, kalitesi, güvenilirliği, vs ile ilgili güzel cümleler kuruyordu. Ayşe hanımı seven kesim buna kanmış olabilir. Şu anda yıl olmuş 2023… Belki bu rapor unutuldu. Ama ben nerede Danone ismini görsem kaçmak istiyorum. (Aklıma gelmişken, A101’deki tam yağlı Birşah sütlerinin üretim fabrikası da Danoneymiş. Yarım yağlılar farklı…)


Hindistan bir zamanlar İngiltere sömürgesinde olan bir ülkeydi. Bağımsızlığını nasıl kazandı dersiniz? İngiliz ürünlerini almayı b*ykot ederek ve kendi ürünleriyle yetinmeyi öğrenerek… Liderleri Gandhi’nin onları buna nasıl yönlendirdiğini okuyabilirsiniz. 


Amerika’daki belediye otobüslerinde ise siyah-beyaz ayırımı oluyordu. Siyahiler beyazlara yer vermek zorundaydı. Roza Park adında bir kadın, bir gün bu durumu b*oykot ederek yerine oturmak isteyen beyaza tepki gösterdi ve kalkmadı. Bu durum işlerin değişmesine sebep oldu. Siyahi vatandaşlar bir sene boyunca belediye otobüsünü kullanmadılar. Sonunda otobüslerdeki bu haksızlık ortadan kalktı.


2006 yılında Danimarka’da Peygamber Efendimiz (sav) ile ilgili yaşanan karikatür krizinden sonra Müslüman ülkeler b*ykot kararı almış ve firmalar maddi kayıplar yaşamıştı.


B*ykot bir yerde nefsimize “dur” diyebilmektir. Fatma Bayram hoca bunun b*ykot değil cihat olduğunu hatta farz olduğunu söylüyor. (habercim19.com)


Bu durum bazıları için kolay olmasa gerek. Alışkanlıklardan vazgeçmek zordur. Ama Müslüman kardeşlerimiz için, ülkemizin kazanması için denemeye ve bunu yaşam tarzımız haline getirmeye değmez mi? 


  • Mc Donalds hamburgeri yemezsek, CocaCola içmezsek ölmeyiz.
  • Ariel, Omo, İpana, Colgate kullanmazsak ölmeyiz.
  • Ellerimize Nivea, Vazelin sürmezsek ölmeyiz.


Ama bunları kullanırsak insanlar ölüyor, bebekler ölüyor. Öyle bir ölüyorlar ki buradan kurtulmanın rahatlığıyla… bombasız bir sabaha uyanmanın muştusuyla… birbirlerine tekrar kavuşacak olmanın verdiği güvenle ve şehadet huzuruyla ölüyorlar. Ve hiçbir gözün görmediği güzellikte olan bir dünyaya uyanmaya gidiyorlar.

3 Kasım 2023 Cuma

Boykot İmanımızın Derecesini Gösterir

 


En son yazdığım
buradaki yazımda marka ürünleri almanın bizlere kalite katmadığından, aksine karakterimizde olumsuz yönelimler oluşturuyorsa vazgeçmemiz gerektiğinden ve bunun ekonomik olarak da bizlere olumlu geri dönüşümü olacağından bahsetmiştim. Ancak şu günlerde öyle bir noktaya geldik ki müslümanlara karşı savaşan ülkelerin marka ürünlerini almak artık İMAN meselesi haline geldi. Bazılarının hoşuna gitmese de durum böyledir. Allahu Teâla, Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:


“Allah, sizi ancak, sizinle din konusunda savaşan, sizi yurtlarınızdan çıkaran ve çıkarılmanız için destek verenleri dost edinmekten men eder. Kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir.”(Mümtehine 9)


Peygamber Efendimiz (sav) de şöyle buyuruyor:


“Üç mescidinden biri esir olan bir ümmet, ümmetlik şuurunun bulunduğunu iddia etmesin.”


Gazze’de yaşanılan olaylar ikili devletler arasında oluşan bir toprak davasından ibaret değil. O topraklarda Filistinliler olsa da olmasa da o topraklar biz müslümanlar için önemli. Oraların “etrafı mübarek kılınmış” Allah’ın kelamıyla. Orada Mescid- Aksa var ve şu anda tutsak altında… Bu tutsaklığa vereceğimiz tepki bizim imanımızın derecesini gösterir. Ümmetlik şuurumuzu gösterir. Tevhid mücadelemizi gösterir. Akideye bağlılığımızı gösterir. 


Alacağımız her bir boykot ürünü müslüman kardeşlerimize atılacak bir bomba olarak geri dönecek. Ölen bebeklere üzülürken çiğnediğimiz sakızın bile o vahşilere kâr olarak geri döndüğünün farkında mıyız? O pis mahlukların başındaki adam sözde Tevrat ayetini okuyarak “kadınları, bebekleri, emzirenleri, vs.” vurun diyor. Ve bunu uygularken ayetin Allah’tan geldiğine o kadar emin ki… Onlar sonradan bozulmuş ve değiştirilmiş Tevrat ayetlerine bu kadar iman ederken, biz Allah kelamı olduğuna şeksiz şüphesiz inandığımız Kur’an ayetleriyle amel etmeye ne zaman başlayacağız?


Bir kötülük gördüğümüzde ilk yapmamız gereken şey elimizle müdahale etmek Allah Rasulü (sav)’nün ifadesiyle. O’nun yolunda olmak istiyor ve zalimlerden olmak istemiyorsak elimizi o ürünlere uzatmayalım ve yerli olanlara yönelelim inşallah…


Foto: imanveihsan.com