17 Şubat 2012 Cuma

Peygamberimiz (s.a.v.)'in torunu omuzundayken namaz kıldırması..


Nuriye Çeleğen'in "Peygamberimiz Çocuklara Nasıl Davranırdı?" kitabının 15. sayfasından:

"İsmi Ümameydi,  Peygamberimizin büyük kızı Zeynep'in kızıydı. Peygamberimiz onu çok sever, omzuna alır, gezdirirdi.
Peygamberimiz  bir gün, Ümame omzundayken  mescide geldi. Sahabiler, peygamberimizin omzundan çocuğu indirmesini beklediler, fakat bekledikleri olmadı.
Peygamberimiz çocuğu omzundan indirmeden mihraba geçti.
Sahabiler dikkatlice izlemeye devam etti.
Acaba küçük kızı ne zaman omzundan indirecekti?
Namaza başlamadan önce omzundan çocuğu indireceğini sandılar. Fakat yine düşündükleri gibi olmadı.
Resullulah (a.s.m) Ümame omzunda namaza başladı. Secdeye gittiğinde çocuğu indiriyor, kalktığı zaman tekrar omzuna alıyordu.
Sevgili Habip, en sevdiğinin yanına, en sevdiğiyle gidiyordu.
Bizler nedense çocukları yanıbaşımızda ağlatarak namaz kılarız. Yada çocukla en güzel anımızda onu bırakıp, "Namaza gidiyorum!" deriz. Namaza onunla birlikte gitmeyiz.
Çocuğun minik dünyasına namazı, anne ve baba ile bağlantının koptuğu, yada ses çıkarılmadan beklenmesi gereken sıkıcı bir an gibi işleriz.
Çocuğun namaz kılarken yanımıza yaklaşmasını engelleriz. Bize tutunmak isteyen çocuğu uzaklaştırırız. Ağlayan çocuğu görmezden geliriz.
Ne acıdır ki, Habibin, omzunda çocukla namaz kıldığını bilmeden, o küçük yavruların namazla arasını açarak namaz kılarız..."

2 Şubat 2012 Perşembe

Bir İkindi Vakti Ezan-ı Muhammedî


“Şu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli”
diyor istiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy.
Şu anda ikindi vakti ve ezan-ı Muhammedi okunuyor minareden. İnsanı o kadar etkiliyor ki, bir anda kendinizi o manevi havanın içinde buluyorsunuz. Her “Allah-u Ekber” nidası Rabbimizin büyüklüğünü iliklerimize kadar nakşederken kuş cıvıltılarındaki şehadeti hissedebiliyorsunuz. 
“Haydi namaza” çağrısı yavaş yavaş toparlanmanız gerektiğini ve hazırlık vaktinin geldiğini bildiriyor. Ve felaha doğru yol alıyorsunuz “hayyale’l felah” çağrısıyla birlikte. Ezan sonunda tekrarlanırken “Allah-u Ekber” lafzı “La ilahe illallah” ile sonlanıyor O’ndan başka ilahın olmadığını gösterircesine. 
Artık hazırlığı tamamlayıp Efendimiz (s.a.v.)’in “Namaz mü’minin miracıdır.” hadis-i şerifine layık olmaya çalışarak miraca yükselmeye doğru gidiyorsunuz. Yavaş yavaş ilerliyorsunuz namaza doğru... Attığınız her adımdan sevap kazanma ümidiyle. Ve Rabbinizin huzurunda duruyorsunuz yine “Allah-u Ekber” diyerek... 
Namaz tamamlanınca tesbihata başlıyorsunuz... Her “Subhanallah” lafzında bir meleğin yaratıldığını bilmek melekût aleminde hissettiriyor kendinizi. “Elhamdülillah” lafzıyla Allah’a şükrediyor ve yine sonunda da “Allah-u Ekber” diyerek bitiriyorsunuz...
 Ezanla başlayan “Allah-u Ekber”, tesbihatla tamamlanıyor çok şükür. Zerrelere kadar nakşeden O’nun büyüklüğünü hissettiren O yüce Yaratacı’ya hamdolsun...