1 Ekim 2017 Pazar

Tesettür Konusunda Bir Nefis Muhasebesi

28 Şubat döneminden sonraki baskılar sonucu bir tesettür mücadelesi başlamıştı.   Birçok sıkıntılar yaşandı, yeri geldi tavizler verildi, yeri geldi baskıya karşı direnildi. Bu baskı sanılanın aksine bazı kişilerin imanlarını daha da güçlendirdi. Aradan yıllar geçti ve bu sıkıntılar geride kaldı. Bu sıkıntıların ardından herşey yoluna girmeye başladı çok şükür. Üniversitelerde ve kamu kurumlarında başörtü problemi diye birşey kalmadı. Başörtülü kişiler toplumda kendilerine yer edinmeye, iş hayatında ve toplumda üst mevkilere gelmeye başladılar. 

Bu durumlar yaşanırken tesettür konusunda iğneyi de çuvaldızı da kendime batırarak bir nefis muhasebesi yapmak istiyorum. Öncelikle "Tesettür nedir?" sorusuyla başlamak istiyorum. Tesettür örtmek demektir... Setr etmektir... Gizlemektir... Tıpkı değerli bir hazineyi gizler gibi gizlemek... Süsleri teşhir etmeksizin gizlemek... Güzelliği ifşa etmeksizin gizlemek... 

Bir inci düşünün ki, onun her yanı kapalı bir istiridyenin içinde oluşumu yıllar sürüyor. Ve o  kapalı yerde güzelleştikçe güzelleşiyor. Sonunda kainatın yaratıcısı tarafından muhteşem bir ziynet eşyası olarak ortaya çıkıyor, bayanların ziynetlerini süslemek için... İşte bir inciyi yaratan Zât, onu nasıl bir istiridyenin içinde setr edip güzelleştiriyorsa, müslüman bir hanımın da güzelliğinin setr olmasıyla yani tesettürle mümkün olacağını bildiriyor. Edebin sırrı örtüyse eğer, işte o örtünün hakkını Hakkı'yla vermek gerekmiyor mu? Rabbimiz biz bayanlara özel bir ayetle sesleniyorsa eğer, O'nun emrine uymak için boynumuzun kıldan ince olması gerekmiyor mu? Kadının ahlakını, edebini, iffetini ve manevi güzelliğini simgeleyen örtülerimizin de bir örtüye ihtiyacı olduğunu farketmemiz gerekmiyor mu? 
Haydi gelin kendimizi şöyle bir sorgulayalım Nur suresinin nurlu ayetinin ışığında. 

Acaba bir mü'min olarak gözlerimizi haramdan sakınabiliyor muyuz? Ziynet yerlerimizi açmamaya özen gösteriyor muyuz? Dışarı çıkarken dış kıyafetlerimizin olmasına özen gösteriyor muyuz? Baş örtülerimiz görünmesi yasak olan saç, boyun, göğüs gibi yerlerimizi örtebiliyor mu? Mahrem bölgelerimizi kendi eşlerimizden, babalarımızdan, eşlerimizin babalarından, erkek evlatlarımızdan, eşlerimizin erkek evlatlarından, erkek kardeşlerimizden, erkek ve kız kardeşlerimizin erkek evlatlarından, müslüman bayanlardan, sahip olunan kölelerden, erkeklik duygusu kalmamış hizmetçilerden, kadınlara ilgi duymayan çocuklardan başkasına gösterilmesinin Allah'ın yasakladığını biliyor muyuz? Bu sayılan kişilerin mahrem olduğunun, bunun dışındakilerin de namahrem olduğunun farkında mıyız? Yani namahrem kişilerin kimler olduğunu biliyor muyuz? 

Şöyleki... Kimse görmez diye başı açık çıktığımız balkonumuzda etraftan bize bakabilecek olanlar... Zil çalınca nasıl olsa evin içindeyiz diye tesettürsüz bir şekilde kapıyı açtığımızda karşımıza çıkan komşumuz mesela, ya da kapıcımız, sütçümüz, sucumuz da namahremler arasında... Bayanlara özel plajda kimse görmez diye rahat bir şekilde denize girdiğimizde aniden geçen bir gemiden bizi görme ihtimali olan kaptan amcamız da olabilir. Ve her an elimizin altında olan telefonumuzdan sadece bayan olan arkadaşlarımıza fotoğraf gönderdiğimizde arkadaşımızın aniden yanına gelen eşi, erkek kardeşi veya akrabası da olabilir. Sosyal medyaya yüklediğimiz her bir fotoğrafımıza bakan binlerce kişi de namahrem kişiler arasındadır. Haydi bu sayılanlar yabancı diyelim... En yakınımızdaki kuzenimiz de namahrem bize. Küçükken kardeş gibi büyüdüğümüz, yediğimiz içtiğimiz bir gitmeyen amcamızın oğlu mesela... veya dayımızın oğlu, teyzemizin oğlu, halamızın oğlu veya eniştemiz... Eğer Allah bize emrettiyse ve peygamberimiz de tasdiklediyse, bu sayılan kişilerin yanında kendimize çeki düzen vermeli karşılıklı müsafahada bulunmamalıyız. Şimdiye kadar farketmemiş, öğrenmemiş ya da önemsememiş olabiliriz. Ama ayetin sonunda hatırlatıldığı gibi tövbe edenlerden olabiliriz.

Mesela tesettürümüzü modaya kurban ettiğimiz için tövbe edebiliriz. Sosyal medyada ürün satmak için farklı kıyafetlerle kendimizi teşhir ettiğimiz için tövbe edebiliriz. Namahremle muhatap olurken saygımızı yitirip rahat davranışlar sergilediğimiz için tövbe edebiliriz. Bayanın sesinin erkeğe haram olduğunu bilmediğimiz zamanlarda etraftan duyulmasına dikkat etmeden söylediğimiz şarkı veya ilahiden dolayı tövbe edebiliriz. Velhasıl kelam dilimizi yalandan, kalbimizi nifaktan, amelimizi riyadan, gözümüzü hıyanetten temizleyip korumak için tövbe edebiliriz. Her türlü dedikodu, gıybet, yalan, iftira gibi kötü hasletlerden dolayı da tövbe edebiliriz. Ribaya ve riyaya bulaştığımız için, doyma bilmeyen nefsimize hükmedemediğimiz için, kibirli ve gururlu olduğumuz için, çevremize karşı iyi bir müslüman modeli çizemediğimiz için tövbe edebiliriz.  Olmazları olur eden Rabbimiz halis niyetle yapılan bu tövbelerimizi de inşallah kabul edecektir. Yeter ki biz tesettürümüzün ruhumuzu da setr etmesine gayret gösterelim. Çünkü bedenin örtüsü ancak ruhun örtüsüyle tamamlanacaktır.