31 Ağustos 2022 Çarşamba

Anadolu’dan İzlenimlerim 6 - Türk’ün Güç ve Cesareti

 


90 Harbi zamanlarında düşman kuvvetlerine karşı direnip onları püskürten  Erzurum halkının kahramanlığını hepimiz biliriz. Özellikle Nene Hatun’u tanımayan yoktur. Gencecik yaşında bebeğini bırakıp düşman üzerine doğru koşan yiğit kadın… İşte Türk insanının cesareti ve gücü buralardan geliyor yada çok daha ötelerden… Bu topraklarda yetişen erkeklerin gücü kadar kadının da gücünü yok saymamak lazım… Hem bilek gücü hem yürek gücü… Evinde kaldığımız teyzemiz gençliğinde bir çuval çimentoyu omuzuna alıp nasıl taşıdığını anlattığında şaşırıp kaldım. Ülkemizin her bölgesinde yükleri sırtlayan kadınlar var. Karadeniz kadınından, Güneydoğusuna, Doğu kadınından Batısına kadar Anadolu’nun tüm topraklarındaki kadınların gücü ortada…


Motorlu taşıtların olmadığı zamanlarda tehlikeli köy yollarını günde kaç defa yaya gidip gelirlermiş. Yanlarında kendilerini koruyacak birileri olmadan… Şu zamanda biz çocuklarımızı o kadar kolluyoruz ki başlarına gelecek tehlikeyle nasıl başa çıkacaklarını bilmiyorlar. Bir yol kenarından yürürken, yokuş çıkarken hatta merdiven inerken bile ödleri patlıyor. (Tabii bizim çocukların böyle yerlerde yetişmemelerinden de kaynaklanıyor bu durum). Dağ yamaçları, uçurumlar, tehlikeli patikalarda yetişen kişiler her an ölümle burun buruna geldiklerinden korku duygusuyla baş etmesini öğreniyorlar. Cesur ve yiğit insanlar oluyorlar.


Anadolu topraklarında yetişen bu kişiler aynı Nene hatunlar gibi, Sütçü İmamlar gibi  düşmana kafa tutabiliyor, tankların altına kolaylıkla yatabiliyor, düşmanın safına elini kolunu sallayarak girebiliyor, mermiye karşı göğüs gerebiliyor ve ne pahasına olursa olsun vatanı düşmana teslim etmiyor.  İşte Türk’ün güç ve cesareti imanla da birleşince vatanı böyle kurtarıyor.

29 Ağustos 2022 Pazartesi

Anadolu’dan İzlenimlerim 5 - İbadetten Sadece Kadınlar mı Sorumlu?

 


Anadolu’dan izlenimlerimden olumsuz olarak paylaşacağım bir diğer konu ise dini yaşantıyla ilgili… İbadetten sanki sadece kadınlar sorumluymuş gibi bir durum hâkim maalesef… Erzurum’da özellikle tesettüre riayet çok fazla. Ayrıca namaz da olmazsa olmaz ibadetlerden… Farzların yanında nafileler, kazalar kılınmaya çalışılıyor. Bir de oruç ibadetinin ayrı yeri var. Kadınlar, üzerlerine borç olmasa dahi hayatlarında bir defa kefaret orucu tutmaya çalışıyorlar… Bunun yanında Şevval ve Zilhicce oruçları da çok önemseniyor. Hava ne kadar sıcak olursa olsun taviz vermiyorlar bu ibadetten…


Ama iş erkeklere gelince aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. (Yani benim gördüğüm kısım diyeyim). Nedense erkeklerin önemsedikleri en önemli şeylerden biri hanımlarının tesettürü. Başında örtüsü, ayağında çorabı, sırtında yeleği olmalı… (Hatta eskiler mutlaka çarşaf giydirirlermiş.) Ancak iş kendilerine gelince onlar erkek adamlar. Erzurum merkezindeki büyük bir camiye gittiğimizde, ikindi namazını kılan erkekler sadece altı saftan oluşuyordu. Durum böyle olunca fazla söze ne hâcet?

28 Ağustos 2022 Pazar

Anadolu’dan İzlenimlerim 4 - Dedikodu ve Miras Meselesi

 


Anadolu’dan güzel izlenimlerimin yanında olumsuz gördüğüm bazı şeyleri de paylaşmak istiyorum. Maalesef küçük yerlerin büyük sorunlarından biri dedikodu ve miras meselesi Aslında bunlar herkesin ortak sorunu ama buralarda insanlar birbirleriyle sürekli iletişim halinde olduklarından daha fazla ortaya çıkıyor.

Aslında şunun farkına varabilsek… Rabbimiz kendine karşı yaptığımız hataları, pişmanlık duyup tövbe ettiğimiz taktirde affedeceğini söylüyor. Ama bir kul, arkasından söylediğimiz olumsuz sözleri ahirette duyduğu zaman affeder mi bilmiyorum. Kendimce beni en fazla düşündüren konu bu… Şimdiden söyleyeyim benim hakkım arkamdan konuşan herkese helal olsun. Bu tarafta duymadığım kötü sözleri öte tarafta da duymak istemiyorum. 


Miras meselesine gelince… Çoğu yerde konuşulan konu aynı… Dededen, atadan kalma yerleri nasıl böleceğiz? Bir kısmı hariç çoğu kişi mirası çocuklarına paylaştırmadan bu dünyadan göçüp gidiyor. Geride kalan herkes haklı olarak kendine düşen payı almak istiyor. Ama anlaşmaya varılamıyor. Arada sıkıntı çıkaran birileri oluyor. Bu sefer ortak olan yerdeki meyvenin hakkının kime ait olduğu sürekli tartışılıyor. Helal-haram birbirine karışıyor.


Öte taraftaki büyükler kalkıp da görseler bu durumu. Miras yüzünden ölen ana babasına dahi hakkını helal etmeyen çocuklar var. Birbirinin yüzüne bakmayan, kötü söz söyleyen, yaptırdığı evi yıktırmaya kalkışan kardeşler var maalesef. Aslında şöyle düşünsek… Kavga verdikleri arazi en fazla elli sene sonra kendilerinin bile olmayacak. Çünkü o seneye kadar kim ölecek kim kalacak belli değil. Aslında her şey islama göre yapılsa ne güzel olur… Kur’an’da tüm kurallar açık ve seçik yazıyor. Ama maalesef biz ayetlere göre değil, adetlere göre yaşıyoruz (Mine İzgi’nin ifade ettiği gibi). Ayetlerin hakkını veremediğimiz için adetlerde duvara tosluyoruz. Sonra da hayat bir sarmal haline geliyor. Çık çıkabilirsen işin içinden vesselam…

27 Ağustos 2022 Cumartesi

Anadolu’dan İzlenimlerim 3 - Ağzı Dualı İhtiyar Olabilmek



Ağzı dualı, tatlı dilli ihtiyarlara hep özenmişimdir. Allah nasip etsin herkese böyle bir ihtiyarlığı. Bir önceki yazımda da bahsetmiştim “dua ibadettir” hadisini canlı yaşayan birçok insanla karşılaştığımı. Bunu yapabilmek için onlarca mektep okumaya gerek yok. Bir teyze vardı köyde... Zamanında bir sıkıntı yaşamış ve bazı düşünce melekelerini kaybetmiş. Gören çok şey bilmez zanneder ama yanına gidince nasıl güzel dua ediyor. Hasta ziyareti yaptığımız başka bir teyze konuşmakta zorlansa da o güzel dualarını eksik etmedi arkamızdan… Başka bir yerde küçük bir yardımda bulunuyoruz, yolda biriyle karşılaşıyoruz yine ağzı dualı güzel insanlarla karşılaşıyoruz. “Allah birini bin etsin, Allah seni hiçbir yerde darlatmasın, eşinle, çocuğunla mutlu etsin, Allah seni bir nikahta kocaltsın, vs.” Peş peşe öyle güzel sıralıyorlar ki… Onlardan öğreneceğimiz çok şey var. Hepimiz yaşlılığa merdiven dayamışken, ağzımızı güzel sözlere ve duaya alıştırsak iyi olur. 

21/08/2022


Resim: Pinterest

25 Ağustos 2022 Perşembe

Anadolu’dan İzlenimlerim 2 - Çalışmak İbadettir



Yaz mevsimi gelince köylerde çalışma canlanıyor. İnsanların burunlarını kaşıyacak zamanları olmuyor. Sabah namazı vaktinde başlayan işler akşam namazına kadar sürüyor. Bu süre içerisinde namaz da kılınıyorsa al sana kat kat ibadet. Çünkü biliyoruz ki bizim dinimizde namaz kılan insanın yaptığı günlük işler ibadet hükmüne geçiyor. 


Şimdi şöyle bir muhasebe yapalım… Yaz mevsimini deniz, kum ve güneşin tadını çıkararak geçiren bir kesimin yaptığı ibadeti terazinin bir kefesine koyalım. Güneşin altında bağda, bahçede çalışarak geçiren bir kesimin yaptığı ibadeti de diğer kefeye koyalım. Bunu tartıp ölçmek Yaradan’a kalmış tabii… Ama insan olarak bizler de kendimize farkındalık oluşturabiliriz. En azından tatil yaparken yada ehli keyf hayat yaşarken nafile ibadetlere ağırlık verebilsek… Günde bir sayfa kuran okuyorsak on sayfaya çıkarabilsek… Namazların ardından çekilen tesbihleri ihmal etmesek… Sadakaları çoğaltsak… Gönül kırmasak… Yıkıcı değil, yapıcı olsak… Kısaca mü’mine yakışır şekilde davransak… Belki o zaman “çalışmak ibadettir” sözünün muhatabı olabiliriz.

13 Ağustos 2022 Cumartesi

Anadolu’dan İzlenimlerim 1 - İnsanlık Ölmemiş




Büyük şehirde yaşarken artık insanlığın kalmadığını düşünüyordum. Pandemi sebebiyle herkes birbirinden kopmaya başlamıştı. Salgın hastalıkta yapılması gereken belliydi ama bu durum insanların birbirinden soğumasına sebep olmamalıydı. Böyle bir hayatın içinde yaşarken gerçeğin her yerde bu şekilde olduğunu düşünüyordum. Ta ki güzelim Anadolu’da vakit geçirene kadar. Bu yaz tatilinde bir akraba düğünü vesilesiyle Erzurum’da ikamet ettik. Kısa süre içerisinde birbirinden güzel sahnelere şahit oldum… Düğün için bir araya gelen konu komşu kendi düğünleriymiş gibi uğraş verdiler. Baklavalar, börekler, sarmalar birlikte yapılmış ve ağız tadıyla yenmişti. Kimsenin kimseye bir çıkarı yoktu. Önemli olan yardımlaşmaydı, komşuluktu, insanlıktı. Eskiden beri yapılan bu güzel adetlere şahit olduğum için mutluyum.


Sonraki günlerde başka bir akrabanın aşure ikramıyla birlikte tertiplediği Kur’an tilavetine davetliydik. Gün içerisinde bağda, bahçede çalışmış köy halkı akşam seriniyle birlikte bu davete icabet etmişti. “O kadar insana ne yedirip içereceğim” gailesini taşıyıp evini misafirden mahrum bırakan şehir insanı bu manzarayı görmeliydi. Bir kazan aşure, poğaça ve kek eşliğinde ikram edilen çayın lezzeti bir harikaydı. Kuran-ı Kerim’i aşkla okuyan hocanın içide bulunduğu manevi atmosfer ise kelli felli hocaların süslü sohbetlerine taş çıkaran cinstendi…


Bulunduğumuz hasta ziyaretleriyle aldığımız dualar “iyi ki” dedirtti bize. Güzel Anadolu’nun güzel insanlarının içtenlikle ettiği dualara “amin” dememek elde değil... Bir ziyaretin, küçük bir hediyenin, yolda verilen selamın, mutfakta edilen küçük bir yardımın ardından yapılan bu güzel dualar insanlığın ölmediğini gösterdi bana. “Dua ibadettir” hadisini canlı olarak yaşayan birçok insanın varlığına şahit olmak güzeldi. Önceki yıllarda gelip ziyaret ettiğimiz ama şimdi bu dünyada olmayan hatrı sayılır büyüklerimizin de kabirlerini ziyaret etmekle yetindik. İyi ki görmüşüm ve tanımışım bu güzel insanları…

13/08/2022 

Erzurum-İspir