7 Eylül 2021 Salı

Çıldırmış Çocukların Zamanı (Nureddin Yıldız Hocanın Sohbetinden Notlar)

Peygamber Efendimiz (sav) kıyamet alametlerini sayarken bir tanesinde şöyle diyor:


“İnsan (kadın) patronunu doğuracaktır.”


Normalde insanoğlu kendini doğuran anasının önünde her zaman itaatkardır. Ancak kıyamet yaklaştığında evlatlar annelerinin patronu gibi annelerine hükmedeceklerdir. Anneler ve dolayısıyla babalar evlatlarından korkacaklardır. İşçinin patronundan korktuğu gibi.. 


Kardeşlerim, çıldırmış çocukların zamanını yaşıyoruz. Dünyamız bizi çocukların evlerin hakimi olduğu, insanların çocuklarından çekindiği güne getirdi. 


Çıldırmış çocukların özellikleri;


🔹Yeme-içme konusunda istediğini yiyen istemediğini yemeyen, aç kalan ama paketlenmemiş yiyeceği yemeyen, 

🔹Evini kendisine ait görmeyen, sadece uykusu geldiğinde ve üşüdüğünde evine gelen,

🔹Evinde kimseye itaat etmeyen, anne, baba, abla, kardeş, büyük-küçük hissiyatı olmayan,

🔹İbadet ve ahlak diye bir görevimizin olduğunu düşünmeyen,

🔹Ağzı bozuk olan (anasına, babasına, kardeşine, abi-ablasına, komşuya vs.)

🔹Parayı, malı çöp gibi gören, bir servet bile bitirse iştahı sönmeyecek çapta hırslı ve ölçüsüz para harcayan,

🔹Eğitim veren yerleri (okul, medrese, vs.) kendi hizmetinin yapıldığı yerler gibi gören, hayatı, dini, insanlığı, düzeni öğrendiği değerli yerler olarak görmeyen,

🔹Cinselliği yaklaşınca kuduran,

🔹Arkadaş seçemeyen, arkadaşını ezen veya arkadaşını kendisine ilah edinen,

🔹Dost-düşman bilmeyen, akraba, komşu tanımayan (Sağlığını düşünmeyen biri komşunun çocuğu rahatsız olur gibi bir hissiyata kapılır mı?)

🔹Haya, utanma, saygı, vicdan, vs kavramlar sözlüğünde olmayan,

🔹Dini ahlakı bırakın bir uyku düzeni bile olmayan,

🔹”Menfaatimi kollayayım, beni sömüren, uyuşturucuya bulaştıran arkadaşlarım olmasın” diye düşünen aklı olmayan,

🔹”Ben de bir gün ana-baba olup bu yaptıklarımı bulurum” diyecek muhakeme gücü olmayan,

🔹Cennet, ahiret, iman, sırat gibi kavramları olmayan (insanlık olmayandan kıyameti anlamasını istememiz normal değildir)


Bu çocuklar ortaokul döneminde de, lise döneminde de ortaya çıkabilir, üniversitede rahat ortama kavuşunca veya evlendikten sonra da ortaya çıkabilir. 



Bu konuda 5 gerçeği unutmayacağız:


1.Çocuklar konusunda seçme hakkımız yoktur. Allah bizi bu asırda yaratmak ve bu çocukları bize vermek istedi, bitti. Bu bizim KADERİMİZDİR.


2.Çocuklarımız çıldırmış da olsalar, mum gibi olmuş da olsalar, evliyadan da olsalar, eşkiyadan da olsalar onlar bizim CENNETİMİZ yada CEHENNEMİMİZDİR. Biz de onların cenneti veya cehennemiyiz. Bu bir gerçektir. Nuh (as) da çocuğuna karşı uğraştı. Zevkine göre değil Allah’a göre ayarladı işlerini. Ancak çocuğunun nasibi olmadı.


3.Bugünün değerleri üzerinden konuşacağız çocuklarımızla. Şimdiki anne babalar internet, sosyal medya olan bir zamanda yaşamadı çocukluğunu. Kız çocuklarının erkeklere evlenme teklif ettiği bir zamanda yaşamadı. Hocalar, psikologlar ve pedagoglar bu zamanın taktiklerini konuşmalıdırlar.


4.Dünya ve çevre bizden büyük, şeytan bizden daha eski. Ben bir ev kurarken mahalle o evden büyük.. Çocuğu okula gönderiyoruz, birçok yere gidiyor. Hatta camiye bile giderken gördüğü fuhşiyat çocuğun sapması için yeterli.. Şeytan bizden daha eski olduğunu bilerek bir mücadele yapacağız.


5.Peygamber bile olsaydık birimiz, bu imtihan yine vardı. Olsan olsan Nuh (as) kadar olabilirsin. Çıldırmış bir çocuk onun başında da vardı. Çünkü imtihandı. Midesiz insan var mı ki imtihansız insan olsun?


NE YAPMALIYIZ?


1.Umutsuzluğa asla razı olmayacağız. “Çocuktan nasibimiz yoktur” demeyeceğiz. Bunu söylediğimiz an oturup istiğfar edeceğiz. Nereden biliyoruz çocuğumuzun bizden daha iyi olmayacağını? Katil olsa bile belki tövbe edecek. 100 kişinin katilini bile tövbe edince Allah kabul buyurdu. Bu sebeple UMUTSUZLUĞU EVİMİZE SOKMAYACAĞIZ. Acı çekeceğiz, ağlayacağız ama umutsuz kalmayacağız.


2.Eşler birbirleriyle çocuk konusunda asla tartışmayacaklar. Eşlerden biri iyi polis rolünde, diğeri ise daha katı roldedir. Bu sebeple eş başkanlık yürütülmeli, çocuğun kontrolü sırayla (Altı ay yada bir sene süreyle) yapılmalı, diğeri de ona itaat etmelidir. Diğer sene kontrol diğer eşe geçmelidir. Böylelikle eşler çocuğa karşı yıpranmamış olurlar. Eşlerden birinin sağ dediğine diğeri sol dememelidir. Bu durum çocukta galibiyet sebebidir.


3.Çocuğumuzla ilgili 50 yıllık plan çok kısadır, 100 yıllık olan da kısadır, 200 yıllık plan da uzun değildir. Kur’anımız 950 sene uğraştı diye Nuh (as)’ı örnek veriyor. Demek ki bir çocuğu yetiştirme planı 950 sene üzerine kurulacak. Yani “Rabbim bana 950 sene ömür verirse, ben 940. senesinde bile bu çocuğu evden atmayacağım” diyebilmektir. Atarsam oyun biter, şeytan kazanır. Zaman geniş. Sabah namazını öğretmek bir saati de alır, 30 seneyi de.. Baba ve anne olarak aceleniz yok. İsrafil (as) sûru üfleyene kadar yada senin küçük sûrun üfürülene kadar zamanın var çocuğunla ilgilenmen için..


4.Çocuklarımıza sürekli DUA EDECEĞİZ. Doğunca, bebekken, çocukken, okula giderken, okuldan gelirken, evlenirken, vs. Sadece Kadir gecesinde değil… Her zaman… Namazlarda, merdivenden inerken, çıkarken, boş zamanlarda, vs. 


“Rabbena heblena min ezvacina ve zürriyatina gurrate eayunin vec’alna lil müttegıyne imama” (Furkan Sûresi 74) duasını yapacağız.


Çocuklarımızın salihlerden olması için, şeytanın eline düşmemesi için v. her şey için dua edeceğiz.


5.ÇOCUĞUNUZ İÇİN ÇEVRENİZİ TOPARLAYIN. Mesela çocuk sigaraya başladı. Bu uğurda bütün akrabayla bağını kesmeye hazır değilsen çocuğunu kurtaramazsın. Herhangi bir melanete dayılarından alıştıysa, dayılarından bağlantısını kesersiniz. Sıla-ı rahîm farz ama çocuğumuzun imanından, sağlığından ve geleceğinden daha büyük bir farz değildir.


6.Her şeyi görmeyeceksiniz ve duymayacaksınız. Yoksa siz de çıldırırsınız.


7.Çıldırmış çocuğunuzla tek başınıza başa çıkamazsanız, yardım alacaksınız. Dededen, nineden, hanımefendi bir hoca abladan, psikologdan, pedagogdan. Psikoloğa kendiniz gidin. Çocuğa nasıl davranmanız gerektiğini öğrenin.


8.Çocuğunuzu atmak yok, itmek yok, kovmak yok, ezmek yok, dövmek yok, git gözüm görmesin seni demek yok, evlatlıktan, nesilden, mirastan reddetmek yok. “Ne yapalım çıldıralım mı?” derseniz, çıldırmazsınız siz. Çünkü Yakup (as)’ı tanıyorsunuz (oğlunu kuyuya atmıştı çıldırmış kardeşleri), Nuh (as)’ı tanıyorsunuz, Lut (as)’ı, İbrahim (as)’ı tanıyorsunuz. İman ettiğiniz ibret dolu peygamberlerin hayatlarını okuyun.


Çıldırmış bir çocukla baş edemeyen anne babalara kendini rahatlatmak, boşaltmak için pratik çözüm önerileri:


🔺Toprakta yürü

🔺Arabanı sahil kenarına çekip yarım saat ağla

🔺Eşine sarıl, çocuğundan görmediğin alakayı eşine göster, birlikte tek vücut olun.

🔺Arkadaşlarınla evde çay demleyip muhabbet et ve sonra birlikte camiye gidin. 

🔺Spor yap. 

🔺Kalın bir ağaç al ve kimseyi rahatsız etmeyecek bir yerde keserle yont, testereyle kes. 

🔺Hurdadan aldığın demir parçalarına çekiçle vur.


Kardeşlerim, ne derseniz deyin Rabbimiz bizi bu zamanda yarattı. Çikolatayla, gıdalarla delirte delirte büyütüyoruz çocukları. Şeytan, çevre, internet, sosyal imkanlar gibi her şey aleyhimize bu dünyada. Ama Allah bizimle ve cennet bizi bekliyor. Bu konuda çıldırmış bir çocuğa MERHAMETLİ VE SABIRLI davranan geç de olsa sonunun hayırlı olduğunu görür. Ateşe ateşle karşılık veren sadece yangını büyütür.