22 Nisan 2008 Salı

Babamın Cevabı

 "Babama Doğum günü Armağanı" başlıklı yazıma cevap olarak babamdan aldığım bir mail beni çok ama çok sevindirdi. Bu mail aynı zamanda evlenme yıl dönümü hediyesi niteliği taşıyordu benim için. Mailini okurken o kadar hüzünlendim ki göz yaşlarıma hakim olamadım. Çünkü bu yazılanlara layık olduğumu düşünmüyordum. Aslında bloğuma koymak istemiyordum bu yazıyı kendime ait övgü dolu sözler olduğu için ama babam  rica etti. O sebeple babamın benimle paylaştığı yazıyı ben de sizinle paylaşmak istiyorum.
(Gül resmi de babamdan geldi)




Sevgili Gül Kızım Fethiye

Sen güllere layık bir evlat olduğun için, sana peygamberimizin en çok sevdiği “gül” ismi ile hitap ediyorum. Rabbimize şükürler olsun ki “gül” ve “nur” gibi iki güzel kız evladı ile, “billur” gibi bir erkek evladını bizlere nasip etti. Sevgili peygamberimiz “İki kızı veya iki kız kardeşi olup da, maişetlerini güzelce sağlayan kimse ile cennette beraber olurum” buyurmaktadır. Bir baba için acaba bundan daha güzel bir müjde olabilir mi? Bunun için bende, bir baba olarak bu müjdeye layık olabilmek dileği ile Yüce Rabbime dua ediyorum.  

16 Mart doğum günüm dolayısı ile bendenize göndermiş olduğun, bir baba için dünyadaki bütün çiçeklerden daha kıymetli  “doğum günü hediyesi”  olan güzel ve veciz yazın, fakir ve günahkâr babanı ziyadesi ile duygulandırmış ve onurlandırmıştır. Layık olmadığım halde beni örnek bir baba sınıfına koyup övgüler sıralayan tarifi imkânsız bu güzel doğum günü hediyen için sana teşekkür ediyor gözlerinden öpüyorum. Bir babanın sağlığında evladından böyle güzel şehadette bulunmasını duyması ve bu duyguları dile getiren böyle güzel yazılara mazhar olması, herhalde dünyadaki en güzel onur belgelerinden biri olsa gerek. Hamd olsun sizler bunu bana yaşattınız. Gönderdiğin bu onur ve gurur belgesini, ömrüm olduğu müddetçe İnşallah yüreğimin bir köşesinde  muhafaza edeceğim.

Ben sizlerin iyi bir evlat ve her şeyden önce Allah indinde hayırlı bir insan olabilmeniz için elimden gelen gayreti göstermeye çalıştım. Şükürler olsun ki, Rabbim de bu güne kadar beni hiç mahcup etmedi ve en sıkıldığımız anlarda bile Rabbimin yardımı tecelli etti ve bariz bir şekilde karşımıza çıktı ve onun yolunda atacağımız adımlarımızı hep kolaylaştırdı. Kendi öz vatanımızda kat sayı zulmü ile eğitim özgürlükleri kısıtlanıp yurt dışında eğitim görme zorunda  bırakılan İmam Hatipliler olarak, gerek senin ve gerekse kardeşinin Kıbrıs’ta yaşadıkları bu yardımlara apaçık bir örnek değil midir ?

Biz onun yolunda olduğumuz müddetçe bundan sonrada, karşılaşacağımız zorluklar karşısında, İnşallah Rabbimin Rahmeti ve merhameti yine tecelli eder ve yardımlarını bizden esirgemez. Elhamdülillah bu mefkûreye olan inancımız tamdır.

Sevgili Kızım, 
Her baba bir evladını nasıl seviyor ise ben de seni öyle seviyorum ama ben seni, saf ve temiz duygularınla, samimiyetinle, halis niyetlerinle, ihlâsınla, riyadan uzak oluşunla, hanımefendiliğinle, yardım severliğinle, saygılı ve ölçülü hallerinle, çocukların sevgili ablası oluşunla, çevrende oluşturduğun sevgi çemberi ile, kitaplara olan aşkınla, Rabbime olan teslimiyetinle daha çok seviyor ve karıncayı bile incitmekten sakınan o nazik davranışlarınla seninle her zaman gurur duyuyorum.

Hatırlarsın, dört yıllık bir mücadelenin sonunda, inancınızdan taviz vermeden arkadaşlarınla birlikte sürdürmüş olduğun Kıbrıs’taki üniversite eğitimini bitirip  2004 yılında İstanbul’a döndüğünde, seni hava alanında karşılamış ve burada ortasında beyaz bir gül ve etrafında beyaz papatyaların olduğu güzel bir çiçek buketini sana vermiştim. Daha sonra da “ kızım bu buketin ortasındaki gül sensin, etrafındaki beyaz papatyalar da senin temiz ve saf duyguların” demiştim. Evet, bu gün çevremizi kaplayan ayrık otlarının artmaya devam ettiği bir dönemde, senin “gül” olarak kalmayı başarabilmenden ve etrafındaki beyaz çiçeklerin de her geçen gün çoğaldığını görmekten bir baba olarak gurur duymaktayım.

Şimdi aradan dört yıl geçti ve bugün 22 Nisan 2008 tarihine geldik. Bu dört yıl içinde senin hayatında önemli değişiklikler oldu. Bu yıllar içinde bir işe girip çalışmaya başladın, evlendin ve eşinle birlikte yeni bir yuva kurdunuz. Kurmuş olduğunuz bu yeni yuvanızda, tıpkı yıllar önce benim yuvamda açan gülün bir benzerini Rabbim size de nasip etti ve sizin yuvanızda da bir gül açtı, nur topu gül yüzlü bir evladınız dünyaya geldi ve artık sizde bir anne ve baba oldunuz.  Bu nimetlerden dolayı Rabbimize ne kadar şükretsek azdır değil mi?

Gülü çok sevdiğin için dünyaya gelen gül yüzlü kızının ve biricik torunumun ismini “Gülsima” koydun. Yüce Rabbim gül yüzlüme sağlıklı ve uzun ömürler versin. Onu saliha evlatlardan eylesin. İnşallah oda senin gibi güzel bir evlat olur ve senin beni sevindirip, mutlu ettiğin gibi, oda seni sevindirir ve mutlu eder. Şimdi senin bir gülün, benim ise iki gülüm oldu. Bu yüzden şimdi daha çok mutluyum. Çünkü bugüne kadar mutlu bir babaydım, bundan sonra da inşallah mutlu bir dede olacağım...

Sevgili Fetişim,
Tabi şimdi hatırlamazsın, sen Gülsima kadar küçücük bir bebek iken, seni önce Allah’a emanet etmiş, daha sonra da annenin şefkatli kucağına terk edip vatani görev için çok uzaklara, Şırnak şehrine, oradan da hudut boylarına gitmek zorunda kalmıştım. O zamanlar buradan annene yazdığım hasret dolu mektuplarımda sana olan özlemimi dile getirirken minik gülüme hep “Fetişim” diye hitap ederdim. Şimdi o günlere doğru kısa bir seyahat yapıp senin minik halini hatırladım ve yazımın bu paragrafında sana yine Fetişim diye hitap etmek istedim. Evet, güzel Fetişim, senin o güzel ve mana yüklü yazılarının yanında benim bu yazılarımın çok yavan kaldığını ve senin kadar duygularımı güzel dile getirip seni layığı ile tarif edemediğimi biliyorum. Ama ben seni tam olarak tarif edemesem de şüphesiz ki Rabbim seni çok iyi biliyor.

Hiç birimiz mükemmel değiliz. Yaratılışımızın bir gereği istesek de zaten mükemmel olamayız. Ama her şeyden önce bizler insanız, tabi ki bir takım hatalarımız, kusurlarımız ve zafiyetlerimiz vardır. Ben sizlerin hayatı en iyi bir şekilde öğrenebilmeniz, hayatın dikenli yollarında rahat yürüyebilmeniz ve daha başarılı olabilmeniz için, sizlere bazı uyarı ve ikazlarda bulunurken sözlerimle dozajı aştığım ve insan olarak sizleri üzdüğüm anlar tabiki olmuştur. Ancak bu durumlarda sizlerin üzüldüğünü anladığım an inanın ki çok pişmanlık duymuşumdur.

Unutmayın ki sizlere söylediğim o sözler ve gösterdiğim gayretler sizlerin daha iyi bir insan ve daha iyi bir evlat olmanız için idi. Umarım bunları zamanla daha iyi anlayacaksınız. Çıktığınız veya çıkmakta olduğunuz hayat merdivenlerinin basamaklarına bir baktığınızda, sinirli görünen aslında yufka bir yüreğe sahip olan babanın, sizler için göstermiş olduğu gayretin ve emeğin izlerine sanırım rastlayacaksın. Gülün dikeninin var olduğunu kabul eder ve buna hiç  itiraz etmeyiz. Ama güle baktığımızda dikenini hiç görmez ve hep onun çiçeğine bakarız değil mi ? Zaten önemli olan da bir nesneye bakıldığında ondaki eksiklikleri görmeyip, onda var olan güzellikleri görmek değil midir? İşte şu fani dünyada da, bir insandaki güzellikleri görüp, kusurları ve hataları görmemek insan için en büyük bir meziyet olsa gerek. Böyle olabilir isek o zaman, dostluklarımız çoğalır ve dünyanın en mutlu insanlarından biri de biz oluruz.   

Sevgili Kızım,
Bu gün birisi çıkıp da, evladındaki güzelliklere imrenen acaba bir baba var mı? Diye soracak olsa, Rabbim şahit ki, ben hiç tereddüt etmeden hemen ortaya çıkar ve sende var olan o ihlâs ve saflığa her zaman hayran olduğumu ve bu güzel hasletlerine gıpta ettiğimi söyler ve bundan da haklı olarak gurur duyarım. Eğer senin güzel bir insan ve güzel bir evlat olarak yetişmende bir baba olarak, bir nebze de olsa katkım olmuş ise, bundan dolayı mutluluk duyar ve Rabbime şükrederim.

Biliyorsun bu gün 22 Nisan, sizin için önemli bir günün yıl dönümü. Bir yıl önce eşin ve sen anne baba yuvasından uçup yeni yuvanıza gelmiştiniz. Evliliğinizin bu birinci yılında size bir demet çiçek göndermeyi arzu ederdim ama, sonunda solacak ve kaderleri çöp kutusuna atılmak olan bu çiçeklerden daha güzel olacağı düşüncesi ile senin bana gönderdiğin güzel “doğum günü hediyesi “  gibi, bende senin ile ilgili duygularımı ifade eden bu naciz yazılarımı “evlilik yıl dönümü hediyesi” olarak gül kızıma göndermeği uygun gördüm.

Bu duygu ve düşüncelerimle evliliğinizin bu birinci yıl dönümünde, sıcak yuvanızda, eşin ve gül yüzlü yavrunuz ile birlikte, sağlık ve mutluluk içinde daha nice evlilik yıl dönümleri diliyorum. Rabbim sizlere iki cihan saadeti ve mutluluğu nasip etsin ve sizi her türlü kötülüklerden korusun.  

Bu fakir ve günahkâr babanı dualarınızdan eksik etmemeniz temennisi ile selamlarımı iletiyor ve sizleri çok seviyorum.    

Yazdığım aşağıdaki şiirimi bu anlamlı gününde Gül Kızıma ithaf ediyorum.   

Bir tohum ekip toprağa,
Çiçek açtığını görmek ne güzeldir.
Su verdiğin bir ağacın,
Meyvesini görmek ne güzeldir.

Yuva yapan bir kuşun,
Yavrusunu görmek ne güzeldir.
Kanatlanıp uçan bir yavrunun,
Uçuşunu görmek ne güzeldir.

Yağmurun ıslattığı toprağın
Kokusunu duymak ne güzeldir,
Bahçeye ekilen bir sebzenin,
Hormonsuzunu yemek ne güzeldir.

Dünyaya gelen bir çocuğun,
Yürüdüğünü görmek ne güzeldir.
Rabbini  tanıyan bir insanın,
Teslimiyetini görmek ne güzeldir.

Derslerinde başarılı olan öğrencinin,
Karnesini görmek ne güzeldir,
Evlenme zamanı gelen evladın,
Mürüvvetini görmek ne güzeldir.       

Babasından razı olan bir salihanın,
Sevgisini görmek ne güzeldir.
Evladı hayırlı olan bir babanın,
Mutluluğunu görmek ne güzeldir.

Herkesin uyuduğu seher vaktinde,
Kalkıp kıyama durmak ne güzeldir.
Karanlıkların örttüğü sessiz gecede,
Eğilip secdeye varmak ne güzeldir.

Allah (c.c) a emanet olun…

22 Nisan 2008 Salı
Mustafa ERDOĞMUŞ