90 Harbi zamanlarında düşman kuvvetlerine karşı direnip onları püskürten Erzurum halkının kahramanlığını hepimiz biliriz. Özellikle Nene Hatun’u tanımayan yoktur. Gencecik yaşında bebeğini bırakıp düşman üzerine doğru koşan yiğit kadın… İşte Türk insanının cesareti ve gücü buralardan geliyor yada çok daha ötelerden… Bu topraklarda yetişen erkeklerin gücü kadar kadının da gücünü yok saymamak lazım… Hem bilek gücü hem yürek gücü… Evinde kaldığımız teyzemiz gençliğinde bir çuval çimentoyu omuzuna alıp nasıl taşıdığını anlattığında şaşırıp kaldım. Ülkemizin her bölgesinde yükleri sırtlayan kadınlar var. Karadeniz kadınından, Güneydoğusuna, Doğu kadınından Batısına kadar Anadolu’nun tüm topraklarındaki kadınların gücü ortada…
Motorlu taşıtların olmadığı zamanlarda tehlikeli köy yollarını günde kaç defa yaya gidip gelirlermiş. Yanlarında kendilerini koruyacak birileri olmadan… Şu zamanda biz çocuklarımızı o kadar kolluyoruz ki başlarına gelecek tehlikeyle nasıl başa çıkacaklarını bilmiyorlar. Bir yol kenarından yürürken, yokuş çıkarken hatta merdiven inerken bile ödleri patlıyor. (Tabii bizim çocukların böyle yerlerde yetişmemelerinden de kaynaklanıyor bu durum). Dağ yamaçları, uçurumlar, tehlikeli patikalarda yetişen kişiler her an ölümle burun buruna geldiklerinden korku duygusuyla baş etmesini öğreniyorlar. Cesur ve yiğit insanlar oluyorlar.
Anadolu topraklarında yetişen bu kişiler aynı Nene hatunlar gibi, Sütçü İmamlar gibi düşmana kafa tutabiliyor, tankların altına kolaylıkla yatabiliyor, düşmanın safına elini kolunu sallayarak girebiliyor, mermiye karşı göğüs gerebiliyor ve ne pahasına olursa olsun vatanı düşmana teslim etmiyor. İşte Türk’ün güç ve cesareti imanla da birleşince vatanı böyle kurtarıyor.