21 Mayıs 2023 Pazar

Para Para Para


“Gariptir insanoğlu neler yaratmış 

Yarattığı her bugün dünü aratmış 

Aklı ile herşeyin sırrını bulmuş 

Kendi yarattığı putun kölesi olmuş 


Para, para, para 

Varlığı bir dert yokluğu yara”


Bu şarkıyı bilmeyenimiz yoktur. Ama sözlerine bu denli dikkat ettik mi bilmiyorum. Nitekim dilimizden çıkan sözler aklı, akıl kalbi, kalp de ruhu etkilemeye başlıyor ve artık o sözler hayat felsefemiz oluyor. Bazen putumuz oluyor. Ve bugün bizim dilimizde hep aynı şey konuşuluyor. Para para para…


  • Üniversitede bölüm seçerken para getiren meslek hangisiyse öncelikle onu düşünmüyor muyuz? 
  • Para için çalışmıyor muyuz?
  • Bir yerlere gelip mevkimizi yükseltmek ve çok para kazanmak için sosyal çevremizi genişletip o sebeple arkadaşlık yapmıyor muyuz? 
  • Zengin bir eşe sahip olmak, eğitimli olmaktan daha önemli değil mi?
  • Para kazanmak için çocuklarımızı ve kendimizi sosyal medyaya kurban etmiyor muyuz?
  • Yaşlılıklarında anne babamızla ilgilendiğimiz zaman kendilerinden gelecek az miktar emekli maaşının sözünü etmiyor muyuz? Hatta bu sebeple kardeşlerimizle aramızı bozmuyor muyuz?


Tabii, para olmazsa olmaz diyenler çıkacaktır. Ben de buna katılıyorum. Geçinmek için, ihtiyaçlarımızı karşılamak için, eğlenmek için, gezmek için vs her şey için paraya ihtiyacımız var. Ancak para, hayatımızda araç olmaktan çıkıp amaç olmaya başlayınca, değerlerimizin önüne geçince ve bizi biz olmaktan çıkarınca işte orada işler değişiyor.


Mesela bir anne kızı için “Zengin bir kocaya vardın mı okumasan da olur” diyebiliyor. Yada bir baba oğluna para kazanmak için her şeyin meşru olabileceğini, yeri gelince yalana, rüşvete, faize kısacası harama başvurabileceğini yaşantısıyla gösterebiliyor.


Bir gün maddi durumu çok iyi biriyle karşılaşmıştım. Yanındaki bir öğretmene yaptığı ezici davranışı kendisi farketmese de çevredekiler farketmişlerdi. O zaman anlamıştım çoğu ailenin çocuklarına  “öğretmenlikte para yok yavrum, öğretmen olma” lafını neden dediklerini. Çünkü yeri gelince eğitim değil, para konuşuyordu.


Tanıştığım başka birinin de maddi durumu çok iyi değildi. Geçirdiği bir operasyon sonucu yanında kimse yoktu. Birçok kardeşi olmasına rağmen… Maddi durumu iyi olan başka birinin geçirdiği bir operasyonda ise ziyarete gelenler hastaneyi doldurmuşlardı. O zaman da anladım ki “Saygın biri olmanın formülü de paradan geçiyormuş.”


Başka biri ise sonradan sahip olduğu maddiyatı diğerlerinin yanında sergilemekten ve sosyal medyada paylaşmaktan hiç haya etmiyordu.


Eğer paranız çoksa, kendinizi geliştirmek, karakterinize değer katmak, konuşma üslûbunuzu düzeltmek, havalarda olan burnunuzu yere indirmek gibi özellikler ikinci, üçüncü hatta sonlarda kalabiliyor maalesef.


Diğer yandan parayla yapılan iyi şeyler de olmuyor değil.  Mesela çocuk elbiseleri satan bir sosyal medya hesabı kazancının tamamını hayr işinde kullandığını açıklamıştı. Başka bir hanım da mahalledeki yaşlıların temizlik ve yemek ihtiyacını karşılamaya adamıştı kendini. Depremzedelere yapılan yardımlara ise hepimiz şahit olduk. Emekli maaşının hepsini gönderen yaşlılar, hayvanlarını satıp gönderen çiftçiler, yıllar içinde çocukları için yaptığı yatırımın tamamını gönderen anne babalar, kumbarasındakileri  gönderen çocuklar, hac-umre parasını gönderen iyi insanlar. Böyle güzel insanların da olması biraz olsun bizi kendimize getiriyor, özümüzü hatırlatıyor.


Osmanlı zamanında da sadaka taşları olurmuş. İnsanlar ihtiyacı olan parayı alırlar, kalanını ihtiyaç sahibi kardeşine bırakırlarmış. Diğer yandan Ramazan ayında bakkallardaki veresiye defterini gizliden ödeyen hayr sahibi insanlar varmış. O zamandan bu zamana devam eden güzel hayr faaliyetleri de var çok şükür. İşte paranın amaç olmaktan çıktığı yer burası… O amaca ulaşabiliriz inşallah…

2 yorum:

Kevser dedi ki...

İnş.. Ne sorulacak bana: Gençliğini nerede tükettin, malını nereye harcadın... :(

Fethiye dedi ki...

Dimi? Şu soruların cevabını yaşamaktan çok başka şeylerle uğraşıyoruz