Her konuda ne kadar
çok ahkam kesiyoruz değil mi? Hakkında konuştuğumuz kişi ve olaylarla ilgili
birçok yorum yapıyoruz. Özellikle “günahkâr” yaftasını öyle güzel
yapıştırıyoruz ki bilip bilmeden. “Falan kişi parayı buldu, alemlere akıyor.
Şunun çocukları da ne kadar ahlaksız. Benim çocuğum olsaydı şöyle güzel
yetiştirirdim. Şu da sürekli yardım bekliyor. Elindeki parayla geçinmeyi
bilmiyor... Falanın kızının evini gördün mü ne kadar büyük. Öyle güzel evde
yaşıyor ama temizlik yapmayı öğrenememiş. Şu da eşine nasıl katlanıyor Allah
aşkına. Çekip başını gitse ya... Falan kişi öyle bir günaha batmış ki haşa onu
Allah bile kurtaramaz... vs. vs.” gibi konuşmalar, dedikodular, iftiralar ve
abartılar çıkıyor ağzımızdan.
İnsanın yaşamadığı bir olayla ilgili ahkam kesmesi, naralar atması ne kadar kolay değil mi? Ama yaşamayacağı ne mâlum...Peygamber Efendimiz (sav), “Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz." (Tirmizi, Kıyamet, 53, no: 2507) buyurmuştur. Sadi Şirazî de “Kimse sınanmadığı günahın masumu değildir” demiştir. Öyleyse nereden alıyoruz biz bu rahatlığı? Yaşayıp deneyimledik mi? Belki o hayatı biz yaşasaydık daha kötü tecrübelerimiz olabilir ve belki daha “günahkâr” olabilirdik.
Hayatın algoritmasını iyi öğrenmemiz lazım. Biz hayata ne sunarsak hayat da bize onu sunuyor. Ağzımızdan çıkan her söze dikkat etmeli, o sözün karşılığında hayatın bize nasıl dönüş yapacağını şöyle bir düşünmeliyiz. Kısacası büyük konuşmamalı, sebeplere sarılmalı, elimizden geleni yaptıktan sonra Allah’ın hakkımızda verdiği karardan dolayı tevekkül içinde olmalıyız.
Kim bilir, alemlere akacağımızı bildiği için belki de Allah bize zenginlik vermiyordur. Ya da terbiyesini sağlayamayacağımızdan dolayı çocuğumuz olmuyordur. Bütün günümüzü temizlikle tüketip kulluk görevlerimizi unutacağımız için belki de büyük bir evimiz yoktur. Şükretmeyi beceremeyeceğimiz için belki de gönlü güzel bir eşe sahip olmamışızdır. Ya da çekip gideceğimizi bildiği için Rabbimiz bize evlilik nasip etmemiştir. Yani bize verilen ve verilmeyen her şeyde bizim hayrımız düşünülmüştür Yaradan tarafından. İşte tam da bu durum hayatın algoritmasıdır. Yani hayatın arka planda işleyiş tarzıdır. Bize düşen, boş konuşmalarla hayat akışımızı olumsuz yöne çevirmek değil, “kahrın da hoş, lütfun da hoş” diyebilmektir.
12 yorum:
Harika..tam da bugünlerde konuştuğumuz şeyler.. verilene de verilmeyene de şükretmek..
Nasıl ki benim kızım yok diye habire beni doğurtmaya kalıyorsa etraf, bunları bilmediğinden😆
Allah biliyor ya, Rabbimden kız istemeye hep utandım. O bana lutfetmiş, beni benden iyi tanıyor bir de cinsiyet seçeceğim. Cinsiyetin hayırlısı demeye de imtina ettim. Haya ettim. Dilim varmadı. Hayırlısı dedim.
Elhm...
Ama bakışlar farklı..
Verilmeyen her zaman imtihsn gibi görülüyor.
Verilmeyen çocuk, verilmeyen maaş, verilmeyen zam, verilmeyen ev, kat,yat,elbise,yemek,tatil...dünyalık herşey .
Peki ebedi yurt için çalışmalarımız ne alemde? Verilenş ebedi aleme bir sermaye yapabiliyor muyuz ki verilmeyene tamah içindeyiz?
Verilene şükrümüz tam mı da, verilmeyene şükürsüzüz?
Ayette geçtiği gibi, mealen, insana nimet verdiğimizde bunu kendisinden zanneder. Fakat vermediğimizde ise hemen isyan eder..
Allah razı olsun Dolunay622.. İyi ki Rabbim senin kalemini hayırlı kılmış. Elhm.
Hayatın Algoritması = Sebepler Zinciri
Doğru mu hocam?
Evet Fethiyecim kalemine sağlık. İçinden geldiği gibi güzel, konuşuyor gibi yazılmış hoş olmuş.👏👏
Sen de güzel ifadelerle yazıya renk katmışsın.. Dediğin ayeti de ekleyebilirmişim aslında
Aslında algoritma derken hayatın nasıl işlediğini ifade etmek istemiştim... Yani biz hayata nasıl bir anlam katmışsak karşımıza çıkan sonuç da ona göre oluyor. Yani başına gelen bir olaya verdiğin tepkiye göre yaşadığın hayat değişiyor. Mesela, maddi durumun çok iyidir. Ama başkalarına faydan olmaz, kendin için yaşarsın, bir gün borç batağına girer mutsuz olursun. Diğer taraftan maddi durumun iyi değildir. Sabredersin, şikayet etmezsin, Allah huzurlu bir hayat nasip eder, mutlu olursun. Bunun yanında büyük konuşmalarımız da hayatımızı etkiler. Ben mesela zamanında büyük konuştuğum bazı şeyleri hayatımda yaşamışımdır hep. O sebeple büyük konuşmaktan korkarım hep.
Aslında hayatın algoritmasını bir programlama diliyle bir mühendis olarak yazabiliriz. Hani derste yapıyorduk ya.. Input olarak veri giriyoruz. Yani yaşadığımız bir olay.. o olaya verdiğimiz tepki pozitif ise sonuç seni güzel yere götürür, negatifse kötü yere götürür. Aynı hataları yapmaya devam etmek de başa sardırıp bir döngü olarak hayatı tek düze yaşamamıza sebep olur. Burayı anlatabildim mi bilemiyorum. Şema çizmek lazım.. Sen iyi yaparsın bunu:)
Teşekkür ederim Esracım
Çok güzel yazmışsın anne 🌸 (Gülsima)
Çok beğendim Fethiye teyze (Nisanur)
Kuzucum benim teşekkür ederim, yorumun mutlu etti beni💙🥰🌹
Teşekkür ederim canım. Senin gibi kitap kurdu birinden beğeni almak onore etti beni☺️🌸
Teşekkür ederim canım. Senin gibi kitap kurdu birinden beğeni almak onore etti beni☺️🌸
Yorum Gönder