6 Ağustos 2008 Çarşamba

O ve Ben


Necip Fazıl’ın bir diğer kitabı “O ve Ben” büyük zat Abdulhakim Arvasî Hazretlerini anlatıyor. İbretli sözleri, olayları yorumlaması ve yazarı etkileyen menfi yönleriyle tam bir maneviyat eri Abdulhakim Arvasî Hazretleri. Kitaptan aldığım kısa notlarla sizleri baş başa bırakıyorum:

Abdulhakim Arvasi Hazretleri Hz. İsa (a.s.) hakkında:
“Babasız hak peygamberdir. Hz. İsa melekiyette en üstün derecedeydi, ona nisbetle bir eksiği vardı. Beşeriyeti”

***
Besmelesiz kesilen bir hayvanın etini yemekteki mahzuru öne süren birine:
“Sen yerken Besmele çekiyorsun ya ona bak!”

***
Necip Fazıl bir yazısına “Ya M…” diye başlamıştı. Abdulhakim Arvasi Hazretleri:
“Onu çıkar oradan. Allah’ın Resulü’ne has ismiyle ve nida sigasıyla hitap olunmaz.
“Niçin Efendim?”
“Haya meselesi!... Allah bile Kur’an’da sevgilisine has ismiyle nida ederk hitap etmedi.”

***
“Keşke bizim ilmimiz O (s.a.v.)’nun ümmiliğinin ayak tozuna erişebilse.”

***
“Ferhad’ın sevgilisine kavuşmak için deldiği dağ, benim devirmek borcunda olduğum nefse göre bir kum tanesi.”

***
“Nefse kırk yıl ekşi ayranı bile çok gören bir veliyi hatırlıyorum da, onu kırk yıldır ne kuş sütleriyle beslediğim gözümün önüne geliyor ve…”

***
Anası ve babası kafir bir evladın onlara karşı vaziyeti?
“Anasını veya babasını bu sıfatlarından dolayı sever ve korur; küfürlerinden ötürü de uzaklık duygusunu asla kaybetmez ve onları uygun şekilde imana davet etmekten vazgeçmez.”

***
“Allah sırrını eminine verir, bilen söylemez, söyleyen bilmez.”

***
“Allah’a malik olan nende mahrumdur;
Allah’tan mahrum olan neye malik?”

***
Bir gün Eyüb’de dedim ki:
“Efendim, ben size rabıtaya başladım.
Son derece nazlı “Hayır” derken “Evet” diye haykıran bir eda ile reddettiler; ve rabıtanın ancak “Altun Silsile” büyüklerine mesela Mevlana Halid Hazretlerine olabileceğini söylediler.
Fakat Şakircik Efendi Hazretleri’nin arkasına geçti; kendilerine göstermeden eliyle pek iyi yaptığımı, yaptığımın tam isabet olduğunu anlatan işaretler verdiler.
Efendi Hazretleri, nazlıların nazlısı, mahcup, sükût buyurdular, yani hiçbir şey anlamamış göründüler.
***
“Allah’ın sevgilisi (s.a.v.) insanî hakikat olarak bir çobandan farksız; Muhammedî hakikat bakımından tek ve eşsiz…”

***
“Her anılışta, her hatıra gelişte, her an; salât ve selam O (s.a.v.)’na olsun.”

***
NAZAR

-Nazar?... Göz değmesi
“Haktır. İşte ölçüsü. Nazar erkeği kabre ve deveyi çömleğe sokar.”İlacı ne?
“Nun vel’Kalem suresinin son iki ayeti”

***
Biri kendilerine demiş ki:
“Allah bize adliyle tecelli etsin.”
“Allah bize fazlıyla tecelli etsin. Bizi fazlıyla korusun… Adliyle tecelli ederse yanarız.” Buyurmuşlar.

***
İngilizler hakkında buyurdular:
“İslam düşmanı olduğu halde bilmeksizin İslam ahlakına en yakın Avrupalı millet.”

***
Kapalı Çarşı’da bir dükkancı:
“Efendi Hazretleri, dua edin de Allah Muhammed ümmetini kurtarsın.”
“Siz bana Muhammed ümmetini gösterin; ben de size onun kurtulduğunu haber vereyim… Nerede o ümmet?”

Hiç yorum yok: