Özgüvenli ve lider ruhlu insanları çok severim. Güzel enerji alırım onlardan. Ortamı ve her şeyi kontrol altında tutmaları, yerli yerinde konuşmaları, hak olanı her yerde savunabilmeleri, çevrelerindekilerin yararına olacak şeyler planlamaları, kendileriyle dalga geçebilmeleri, ortamına göre espri yapabilmeleri gibi özellikleri var. Tabii özgüven patlaması yaşayıp da işi çığırından çıkaranları saymıyorum. Olumlu özelliklerini güzel yerlere kanalize ederlerse tatlarından yenilmez bu insanların. Ancak, özgüven dediğimiz şey kibirle birleşirse, o zaman nefret edilen ve yaratıcının sevmediği insan tipi ortaya çıkıyor maalesef. Ve sıkıntı orada başlıyor.
Kibirle dolu özgüvenli insan nasıl mı olur? Burnundan kıl aldırmayan, insanlara tepeden bakan, onları küçük gören, kendi hatalarını görmeyen, her zaman kendinin haklı olduğunu zanneden, her şeyin en doğrusunu bildiğini, en doğrusunu yaptığını, en doğru karar verdiğini, en doğru sözlü olduğunu düşünenen kişiler… Hatta en doğru anne-baba, en doğru öğretmen, en doğru eş olduklarını zannediyorlar. Bir kısmının Allah vergisi zekaları sayesinde doğru işler yaptıkları aşikar olabilir ancak bu kişiler kendilerini her zaman “en tepede” görürlerse kendilerine çok yazık ederler.
Bu tür kişiler bazen başkalarına akıl verirken kendilerine kalan aklı yanlış yerlerde kullanabiliyorlar. Bu da istişare yapmadıklarından kaynaklanıyor maalesef. Ayrıca yukarıda saydığım özellikler narsistlikle de bağdaşıyor. Tek farkı şu ki narsistler her zaman diğerlerini haksız ve küçük gördükleri için kendilerinin farkına varmazlar. Mesela böyle bir yazıyı okumak istemezler. Okusalar da üzerlerine alınmazlar.
Ben bu yazımda, kişiliklerinin farkına varmak isteyen özgüvenli ve kibirli arkadaşlara nâcizane birkaç tavsiyede bulunmak istiyorum:
- Efendimiz (sav)’in sünneti olan “istişare” hayatınızın bir parçası olmalı. Sürekli mükemmel olduğunu düşündüğünüz fikir üretmeye çalışmak çok yorucudur. Bir çocuktan bile öğreneceğimiz çok şey var. Başkalarından fikir almak size daha güzel kapılar açacaktır.
- Yavaşlayıp kendinizi dinlemelisiniz. Her zaman haklı olmadığınızı görmeli, içinize yönelmelisiniz. İşte orada “kibir” duygusunu hissettiyseniz bunu giderme yollarına başvurmalısınız. Sadaka vermek bu yollardan biri olabilir.
- Hazır içinize yönelmişken sıra kalbinizi temizlemeye geliyor. Her hafta düzenli olarak manevi bir önderin sohbetine katılmalısınız. Gönlümüzün aktığı bir zâtın sohbetine dahil olmak yada geçmişte yaşamış islam âlimlerinin kitaplarını okumak insanın ufkunun genişlemesine, kalpteki kara noktaların silinmesine ve hayata hikmet penceresinden bakmasına vesile olur. Yaşadıkları her şeyde bir hayr olduğunu ve bunların altındaki hikmeti daha iyi görürler. İnsan birinin sohbeti önünde diz çöktüğü zaman en tepede olan gururları da yavaş yavaş aşağı inmeye başlayacaktır.
Bu saydıklarım aslında hepimizin alması gereken tavsiyeler… Sadece kendini göremeyenler için farkındalık olsun istedim. Üzerine alınıp bir şeyler yapmak isteyenlere kolay gelsin…
Foto: pixabay.com
3 yorum:
Fethiye'cim, yine özlü ve güzel bir anlatım olmuş, eline yüreğine sağlık. Dilerim hepimiz üzerimize düşeni alır ve hayata geçiririz. Sağol varol güzel ruhlu arkadaşım 🌹
Çok teşekkür ederim Mügecim güzel yorumların için🌸
Fethiye
Yorum Gönder