Allahu Teâlâ, Kur’an-ı Kerim’de:
“Yiyiniz, içiniz, israf etmeyiniz. Çünkü O, israf edenleri sevmez.” (A’raf, 31) buyurmuştur.
Peygamber Efendimiz (sav) de bir hadis-i şerifinde:
“Bir nehrin kenarında abdest alsanız bile suyu israf etmeyiniz.” buyurmuştur.
Eskiden beri büyüklerimiz bize boş yanan lambaları söndürmemizi, suyu boşa harcamamızı, erken yatıp erken kalkmamızı öğütleyip dururlar. Bu öğütlerin ardında aslında su, elektrik ve zaman israfının önüne geçmek vardır. Ancak biz insanlar bu öğütleri hep parayla yada otoriteyle ilişkilendirdik. Yani fazla fatura ödememek için suyu az harcadık, bir büyüğümüz bir şey demesin diye lambaları söndürdük yada iş verenin gözüne girmek için tasarruf ettik.
Bir akraba ziyaretine gitmiştik. Tuvalet musluğunun boşuna aktığını görünce ev sahibine söyledim. “Ha, önemli değil. O suya para vermiyoruz zaten” dedi. O zaman anladım ki “Para verilmeyen yerde israf helalmiş (!)”.
Başka bir yerde, bir Kur’an toplantısı vardı. Sonunda yemek verildi. Mutfağı toplayan ablalar hiç ellenilmeyen tabaklardaki yiyecekleri çöpe döktüler. Bunu yapan kişiler de kendilerini “titiz” ilan eden kişilerdi. O zaman anladım ki “On kişinin doyacağı yemeği çöpe dökmek temiz olmakla doğru orantılıymış (!).
Başka bir gün kovayla banyo yapan birinin yadırgandığını gördüm. Zamane şartlarında duşu akıtarak banyo yapmak varken eski usül kovalara ne hacet değil mi?
Başka bir yerde ucuzluk vardı. Sırf bu sebeple ihtiyacım ve tarzım olmayan kıyafetten almıştım. Hatta bir-iki sefer giyindim ve birine verdim. Halbuki o aldığımı kendim için değil hediye etmek için alsaydım çok daha makbule geçerdi.
Çok ilginç olan şu bilgiyi de sonradan öğrendim. Tabakta yemek bırakmak ilericilik, tabağını temizlemek de gericilikmiş. O zaman anladım ki, bu sebeple filmlerde yemekler hep tabakta bırakılıyor ve böylece insanlar üzerinde algı oluşturulmak isteniyormuş. Halbuki küçüklüğümde bir teyzeden şöyle duymuştum: “Tabaktaki her pirinç tanesi ‘la ilahe illallah’ der. O sebeple tabakta pirinç bırakmamak gerek!”
Çelişkiler… çelişkiler…
Bu sayılanların bazen israf olduğunu farketmiyoruz yada boş veriyoruz. Halbuki abdest alırken musluktan akıttığımız incecik suyla da abdest oluyor. Ketıl kullanarak ısıttığımız su ocakta da aynı zamanda ısınıyor. Bir yeri silmek için bir parça havlu kağıt da yeterli olabiliyor. Çöpe gidecek yemekle sokak hayvanları doyabiliyor. Tabağımızı sünnetlemek ise Peygamber (sav)’den geliyor.
Şu ayet bizi kendimize getirmeli:
“Çünkü saçıp savuranlar şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür.” (İsra, 27)
İsrafı parayla yada otoriteyle ilişkilendirmek yerine Kur’an ve sünnetle ilişkilendirirsek daha doğru bir iş yapmış oluruz. Belki o zaman boş yere akıtmadığımız sudan dolayı sevap hanemiz kabaracak, kim bilir…
Foto: pixabay.com
3 yorum:
İnş.inş. En önemlisi de zaman ve sağlık israfımız:( ama en çok Zaman.. haftalar günlere döndü..şu hafta da bir bitsin derdindeyiz..ne komik..halbuki ömrümüzden gidiyor ama öylece gidiyor. Rabbim zamanı bereketlendirsin.
İsmi düzenlememişim. Kevser ben Fethiyecim.
Zaman konusu benim de içinden çıkamadığım bir konu.. Bu konuyla ilgili hayatımı düzene sokabilirsem güzel bir yazı yazarım inşallah
Yorum Gönder